İş Yaşam Dengesi Nedir? Nasıl Sağlanır?

Hayatımızın temelini oluşturan iki olgudan; birisi iş, diğeri ise ailedir. İşe ve aileye verilen önem kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte; bazı kişiler ailelerine daha çok önem verip işlerini aksatmakta, bazı kişiler ise işlerine daha çok önem verip aileleri ile ilişkilerine zarar vermektedir. Bu noktada karşımıza çıkan İş-yaşam dengesi, kişinin özel yaşamı ve işi ile ilgili istekleri arasında dengeyi sağlayabilmesi şeklinde tanımlanabilir. 

Başarılı bir iş-yaşam dengesi; 

  • Bireyin ailesi ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurarak; nitelikli ve olumlu bir yaşam sürdürmesine,
  • Fiziksel ve mental sağlığın daha iyiye gitmesine,
  • İşten duyulan memnuniyetin artmasıyla birlikte; performans ve verimliliğin artmasına,
  • Tüm bu olumlu sonuçlar nezdinde; kişinin, işi ve yaşamı arasında bir denge kurmasına katkı sağlamaktadır.

Başarılı olmayan bir iş-yaşam dengesi ise; 

  • Kişinin stres seviyesini arttırarak; tükenmişlik hissi yaşamasına,
  • İşten duyulan memnuniyetin azalması ve buna bağlı olarak verimliliğin düşmesine,
  • Fiziksel ve mental sağlığın düşmesiyle birlikte; hayattan duyulan genel memnuniyetin azalması gibi olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.

İş Yaşam Dengesine Etki Eden Faktörler

İş ve yaşam dengesi yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda kurumları da yakından ilgilendirmektedir. Bundan dolayı kişisel ve örgütsel faktörler; iş yaşam dengesi üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. 

İş ve yaşam dengesini etkileyen bireysel etmenler arasında cinsiyet, medeni durum, yaş, eğitim seviyesi ve kariyer basamağı yer alırken; kurumsal düzeyde bu dengeyi etkileyen unsurlar arasında rol çatışmaları, belirsiz görev tanımları, aşırı iş yükü, çalışanların yönetime katılım düzeyi, fiziksel çalışma ortamı ve çevresel koşullar bulunmaktadır. 

Kişisel faktörler: İş yaşam dengesine ilişkin algıları etkileyen; kişilik özellikleri, aile, kariyer planlaması, vb. içerir.

Cinsiyet: Günümüzde örgütler; daha az insandan daha fazla iş yükü beklemektedir. Bu durumda kişilerin, stres yaratan faktörleri (çocuk, ev, iş, vb.) artmaktadır. Bu; iş-ev gerilimi, hem kadın hem de erkek çalışanlar tarafından yaşanırken; kadınlar tarafından daha fazla hissedildiğine ilişkin çalışmalar mevcuttur.

Medeni Durum: Medeni durumu evli olan çalışanlar işin yanında farklı rollere de sahiptir. Bu durumda evli çalışanların, bekâr çalışanlara göre; aile yükümlülükleri açısından, daha fazla sorumlulukları bulunmaktadır. Bu da kişinin iş-yaşam dengesini kurmasını zorlaştırmaktadır.

Yaş:Yaş faktörünün iş-yaşam dengesi üzerindeki etkisini inceleyen araştırmalarda, bu dengenin algılanış biçiminin çalışanların yaşlarına göre farklılık gösterdiği ortaya konmuştur. Yapılan araştırmalarda; yaşça daha büyük çalışanların iş ve özel yaşam arasında daha sağlıklı bir denge kurabildikleri gözlemlenmektedir.

Kariyer Planlaması: Bireylerin iş tercihleri ve kariyer yolculuklarını planlarken, sahip oldukları bilgi, beceri ve yetkinliklerin farkında olmaları büyük önem taşır. Doğru kariyer planlaması yapamayan bireylerin; iş- yaşam dengesi kurmada zorlandığı yapılan çalışmalarda gözlemlenmiştir.

Örgütsel faktörler: Örgütlerin sahip oldukları unsurlar (rol çatışması, rol belirsizliği, katılım, iş yükü, vb.), çalışma koşulları açısından; iş- yaşam dengesinde etkili olmaktadır.

  • Rol Çatışması: Örgütler genellikle yukarıdan aşağıya doğru işleyen bir hiyerarşi ve tek yönlü bir yetki akışı üzerine yapılandırılır. Komuta birliği ilkesi, bir çalışanın belirli bir görev için yalnızca tek bir yöneticiden talimat alması gerektiğini ve aynı hedef doğrultusunda çalışan bir grubun tek bir lider ve planla hareket etmesini öngörür. Ancak bu yapının bozulması, çalışanların birden fazla kişiden talimat almasına yol açabilir. Bu durum ise rol çatışmasına neden olur. Rol çatışması, çalışanların iş ve özel yaşam dengesini olumsuz yönde etkileyen önemli etkenlerden biridir.
  • Rol Belirsizliği: Kurum yapısındaki her pozisyonun belirli bir dizi görev veya pozisyon sorumluluğu olmaktadır. Bu tür rol ve görevlerin net belirtilmesi, çalışanın sorumluluğunun farkında olması açısından önemlidir. Görev ve sorumluluklarını net bir şekilde kavrayamayan çalışanlar, rol belirsizliği yaşayabilir ve bu durum, iş ve özel yaşam arasında sağlıklı bir denge kurmalarını zorlaştırabilir.
  • Yönetime Katılım: Çalışanların, çalıştıkları kurumlarla ilgili karar alma süreçlerine dahil edilmesi, çalışanların örgüte olan bağlılıklarını güçlendirerek, üstlendikleri görevlerde başarıya ulaşma motivasyonlarını arttırır ve iş-yaşam dengesine olumlu etki eder.
  • Aşırı İş Yükü: Aşırı iş yükü, bireylerin farklı yaşam alanlarından gelen taleplere yeterince yanıt verme kapasitesini azaltmaktadır. Bu durum çalışanların motivasyonunu düşürerek tükenmişlik ya da sürekli yorgunluk hissine yol açabilir. Aynı zamanda çalışana birden fazla rol yüklenmesi, iş yükünü daha da artıracağından, iş ve aile yaşamı arasında denge kurmasını güçleştirecektir.
  • Fiziki Mekân ve Çevresel Koşulları: Çalışma ortamında yer alan masa, sandalye ve ofis düzeni gibi fiziksel unsurlar, çalışanlara güven duygusu aşılayabilir. Bununla birlikte, çevresel koşullar arasında yer alan ısı, aydınlatma ve gürültü düzeyi gibi etmenler, çalışanların hem fiziksel sağlığını hem de psikolojik durumunu doğrudan etkileyebilmektedir. Bu durum kişinin iş ve yaşam dengesini sağlamakta; önemli faktörlerden birisidir.

İş Yaşam Dengesinin Sağlanması İçin Kişinin Yapabileceği Çalışmalar;

  • Zamanı ve işinizi planlayarak yönetmeye çalışın,
  • Ara dinlenme ve molalarınızı kullanmayı ihmal etmeyin,
  • Yıllık izinlerinizi mutlaka kullanın ve işten bir süre uzaklaşın,
  • Dikkatinizi; işinize vermeye çalışın ve dikkatinizi dağıtan faktörlerden uzak durun,
  • Kişisel ilgi alanlarınıza ve hobilerinize zaman ayırmaya özen gösterin,
  • Fiziksel ve psikolojik sağlığınız için gerekli olan desteği almaktan çekinmeyin, vb.

İş Yaşam Dengesinde Kurumun Yapabileceği Çalışmalar;

İş-yaşam dengesinin sağlanmasında yöneticilere önemli sorumluluklar düşmektedir. Bu dengeyi desteklemek için kurumların, çalışanlarına esnek çalışma programları sunmaları büyük önem taşır. 

Esnek saat uygulamaları ve hibrit çalışma modelleri, çalışanların hem işlerini sürdürebilmelerine hem de özel yaşamlarına zaman ayırabilmelerine olanak tanır.

Çalışanların; ihtiyaç duyduklarında, izin alarak yıllık izin haklarını eksiksiz şekilde kullanabilmesi, çalışanların tükenmişlik hissi yaşamalarının önüne geçer ve motivasyonlarını artırır.

Tatmin edici ücret politikaları ve kapsamlı yan haklar, çalışan bağlılığını ve memnuniyetini destekleyen temel unsurlardır. Buna ek olarak, çalışanların ruhsal sağlığını desteklemek amacıyla koçluk hizmetleri ve psikolojik destek programları gibi uygulamaların hayata geçirilmesi, iş-yaşam dengesi açısından oldukça değerlidir.

Unutulmamalıdır ki, sağlıklı bir iş-yaşam dengesi sadece çalışanlara değil, aynı zamanda kurumlara da olumlu katkılar sağlar. Bu dengenin sürdürülebilir şekilde sağlanabilmesi için hem bireylerin hem de kurumların iş birliği içinde hareket etmeleri gerekmektedir.

Lina YILDIZ