Son yıllarda iş dünyasında sıkça duyulan kavramlardan biri olan sessiz istifa, çalışanların fiziksel olarak iş yerinde olmaya devam etseler de zihinsel olarak işlerinden kopmalarını ifade eder. Bu durum, klasik anlamda bir istifa süreci değildir; çalışan işten ayrılmak yerine yalnızca görev tanımı kadar çalışır ve fazlasını yapmaz.
Sessiz istifa bir anda gerçekleşen bir durum değildir. Zaman içinde çalışan ile kurum arasındaki bağın zayıflamasıyla yavaş yavaş gelişir. Bu süreçte genellikle şu aşamalar gözlemlenir:
Bu davranış biçimi zamanla “pasif direniş” halini alabilir.
İnsan kaynakları uzmanlarının dikkat etmesi gereken bazı sinyaller şunlardır:
Sessiz istifayı tetikleyen nedenler bireysel olduğu kadar yapısaldır da. En yaygın nedenler:
Çalışanlar zamanla "Ben ne için çalışıyorum?" sorusuna tatmin edici bir yanıt bulamadıklarında, görevlerini yalnızca minimum seviyede yerine getirmeye başlar.
Sessiz istifa, çalışanların değil kurumun kültürüyle doğrudan ilişkilidir. İnsan kaynakları ekipleri bu süreci önlemek için şu adımları atmalıdır:
Bu adımlar, çalışanların değerli hissetmesini sağlayarak bağlılık duygusunu güçlendirir.
Kurumlar sessiz istifa sinyallerini erken fark ettiğinde; hem çalışanların motivasyonunu yeniden kazanmak hem de uzun vadeli kurumsal başarıyı güvence altına almak mümkündür. Bu nedenle:
olmazsa olmaz yaklaşımlardır.
En nihayetinde, İK’nın yapması gereken en kritik şey, çalışanların yalnızca “çalışan” değil; kurumun değer ortağı olduğu bir kültürü inşa etmektir. Bu kültürde sessiz istifaya yer yoktur, her çalışanın sesi, gösterdiği ya da göstermediği her davranış, dikkate alınmayı hak eder.
Merve Ladik